20 Kasım 2018 Salı

ÇIKMAZ yeni

Çıkmaz versiyon 3
Yalnızım, Havvasız Adem gibi.
Çaresiz, Balığın yuttuğu Yunus gibi.
Pişman, Habil'i öldüren Kabil gibi.
Ağlamaz, kendi düşen çocuk gibi.
Hakruz.


Çıkmaz versiyon 2
Havvasız Adem gibi yalnızım.
Balığın yuttuğu Yunus gibi çaresiz.
Habil'i öldüren Kabil gibi pişman.
Kendi düşmüş çocuk gibi ağlamazım.
Hakruz.

19 Kasım 2018 Pazartesi

İşte şiir neden güzel sorusunun cevabı

Merdüm-i dideme bilmem ne füsun etti felek
Giryemi füzun eşkımı hun etti felek
Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan
Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek

Yavuz Sultan Selim

(bilmem ki gözlerime nasıl bir büyü yaptı felek
gözümü kan içinde bırakıp, aşkımı artırdı felek
arslanlar pençemin korkusundan tir tir titrerken
beni bir gözleri ahuya esir etti felek.)

Sultan bile olsan , şair isen, aşık isen yazarsın. Şiir bundan güzel.

Yalan umut

Yağmur dediğin, yağdı dindi.
Ömür Dediğin, geldi geçti.
Dünya dediğin, oldu bitti.
Boş bir hülya idi, uçtu gitti.
Hakruz.

18 Kasım 2018 Pazar

TAMAM

Yol yarım,  hayat yarım.
Sinemdeki kalp yarım.
Gece uzun, uyku yarım.
Aşk tamam, akıl yarım.
Hakruz.

ÇIKMAZ

Adem'in Havvasından Ayrı Düştüğü gibi yalnızım.
Balığın yuttuğu Yunus gibi çaresiz.
Habil'i öldüren Kabil gibi pişman.
Kendi düşmüş çocuk gibi ağlamazım. 
Hakruz.

9 Ocak 2010 Cumartesi

YARGI BAĞIMSIZLIĞI DERKEN ADALETİ BAĞLAMAYALIM


Başlıktanda anlaşılacağı gibi Türkiye'de (daha çok Solcu olduğunu ifade eden fakat aslında ulusalcı olan değerli! Zevat tarafından) sık sık gündeme getirilen yargı bağımsızlığı ve yargı üzerinde ki baskı kavramlarından söz edeceğiz.
''Hukuk devleti ilkesi ve güçler ayrılığı Anayasal DEMOKRASİNİN temelini oluşturur''şeklinde özetleyebileceğimiz genel kabul gören tanımlamadaki, güçler ayrılığı Kavramı ilk kez Montesquieu (1689-1755) tarafından ortaya atılmış ve halen geçerliliğini sürdürmektedir. ''Siyaset konusuna bir tarih filozofu olarak Yaklaşan Montesquieu, farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkin karakterine, ekonomik koşullara ve iklime vs göreli olduğunu söylemiştir. O, işte bütün bu temel koşullara YASALARIN RUHU adını vermiştir.''(-Ahmet CEVİZCİ Paradigma Felsefe Sözlüğü) Buna rağmen ben şunu iddaa ederim ki; en az yasaların ruhu kadar güçlü bir de ADALETİN RUHU vardır ki tüm ekonomi, iklim, karakter ve hatta Din ve İdeoloji farkına rağmen tüm insanları asgari müşterekte buluşturur ve ortak bir ADALET algısı sağlar.
Yukarıdaki açıklamayı konuya bağlamak için John Stuart Mill (1806-1873) den faydalanalım,''Anayasal demokrasi ilkesi, siyasal gücü elinde bulunduran kimselerin bu güçlerini kötüye kıllanabilleceklerinin varsayılmasını şart koşar''üstadın bu tespitinin günümüze yansıması Anayasal Demokrasi Düşüncesinin temel hedefini şöyle tanımlar: iktidar karşısında birey haklarını garanti altına alma, koruma ve geliştirmektir ve yine bu nedenledirki Zayıf olan bireyin haklarını devlet karþýsýnda da korumalıdır.

Engizisyon kıyımını yaşamış bir Avrupada filizlenen ve tüm dünyaya yayılan güçler ayrılığı kavramının temelinde ne olduğunu anlamak zor değildir; Adalet ruhunun gereği kör tasvir edilen heykelin körlüğü ADALETİ dağıtabilmesi içindir. Adaleti dağıtabilmesi için tarafsız olması şarttır ve tarafsız olması içinde (güçler ayrılığı ilkesi gereği) bağımsız olması gerekir. Batıda bunlar olurken doğunun hakkını yemeyelim, ''Adalet mülkün temelidir'' veczi ile adaleti devletin varlığının devamı için şart koşmıştur İslam Medeniyeti. Bunlardan yola çıkarak Hukuk kavramının adaleti temsil etmesi şartı öne çıkmaktadır. Şayet hukunun bağımsızlığını isteyeceksek (ki hakkımızdır) ondan önce Hukukun tarafsızlığını yani ADALETİNİ istemeliyiz. Adil olmayan bir Hukukun bağımsızlığını isteyenler yada Hukukun bağımsızlığını isterken tarafsızlığından yani adaletinden yani özünden bahsetmeyenler EN BÜYÜK İKİ YÜZLÜLERDİR ve istedikleri bağımsızlığın arkasında aslında başka ideolojik saplantıları yatmaktadır. Klasik ekonomi kuramının mimarı ve Ekonominin babası kabul edilen Adam Smith (1723-1790) iktisadi analizini kısaca şöyle tanımlamış ''İnsanların ADALET KURALLARINI ihlal etmedikçe, çıkarlarına göre hareket etmekte, emek ve sermayelerini başkalarının emek ve sermayelerine rekabet ederek kullanmakta serbest olmalı.'' Ekonomi analizinde dahi, adaletten bahsetmiş Liberal Ekonominin kurucusu. Dillere pelesenk olmuş ve benim illet olduğum''özgürlüğümüzün sınırının başka birinin özgürlüğünü ihlal ettiğimiz .....'' bu tamamen yalandır. Özgürlüğün sınırıda tamamen adaletle yani onu sağlaması gereken hukuk ve yargı kavramlarıyla çizilir ve çizilmelidirde. YANLIZ DİKKAT YARGI (YADA HUKUK) adaleti temsil etmelidir. Ancak o zaman demokratik hukuk devleti veya Hukukun egemen olduğu bir çizgide Yürüyen demokrasi den söz edebiliriz.
Bu konuya daha sonra farklı şekillerde değineceğimden şimdilik bu kadar yeter, ileride konuyu daha detaylı ele alacağız. SEVGİLER.